Gordon Webster Röportajı – 2. Bölüm

Daha önce ilk bölümünü paylaştığımız Gordon Webster röportajının ikinci bölümü ile karşınızdayız.

Çoğunlukla Lindy Hop dansçıları için canlı performans sergiliyorsunuz. Sizin için swing müziğini özel yapan şey nedir?

Benim için dansçılara çalmayı o kadar özel yapan şey, etkileşim ve dinleyicilerden aldığım duygu; çünkü dinleyicilerden çok fazla ilham alıyorum ve albümlerimin bazılarının canlı kayıt olmasının sebebi de bu. Bunun ardındaki mantık, canlı müziğin hissiyatının tamamen farklı olması. Enerjiyi dansçılardan almak, yaptığım şeyin büyük bir parçası.

Swing müziğini, diğer müzik tarzları ya da türlerine kıyasla özel yapan şey, ritim. Bu müziğin dilinin ritmi ve cümlelenişi, her şeyden önce, söz konusu ritimlerde yapılan tap dansı gibi danslarla beraber gelişmeye olanak sağlıyor. Tıpkı senkoplu unsurların müziğin ritmiyle aynı derecede iç içe geçmiş olması gibi. Dansla olan bu bağ, benim ihtiyacım olan şey.

Bu soruyla bağlantılı olarak, nasıl etkileşim haline geçiyorsunuz?

Dinleyicileri motive etmeyi seviyoruz ve bazen setlerin sonunda, yalancı bitirişler yapıp halihazırda çaldığımız parçanın tekrarıyla, fakat bu sefer daha hızlı ve daha enerjili bir şekilde çalarak yeniden başlıyoruz ve böylece insanları bir araya topluyoruz. Dinleyicilerin şarkı söylemesini ve bize yanıt vermesini seviyoruz.

swing-out-new-hampshire-0039

İnsanlar dans etmeyi bırakıp sizi izlediğinde nasıl hissediyorsunuz? (Gülüyor).

Değişir! (Gülüyor) Çoğunlukla, dans etmeyi bıraktıklarında, yüzlerinde bir gülümsemeyle sahneye doğru gelip yaptığımız şeyle ilgilendiklerinde, o zaman harika hissediyoruz. Bu beni heyecanlandırıyor, çünkü o an, o insanlarla beraber çalarken keyif alacağımı ve onların da benimle beraber çalacağını biliyorum.

Sizce etkileşim festivalden festivale ya da ülkeden ülkeye değişiyor mu?

Evet, tabi, izleyiciden izleyiciye değişir, çünkü oradaki insanlarla ilgilidir.

Evet, doğru, fakat bana Lindy Hop festivallerinde daha çok uluslararası bir kitle var gibi geliyor.

Dünyadaki Lindy Hop kültüründe, benim büyüleci bulduğum bir komünallik var.

Ancak yine de ABD’de biraz daha şöyle ya da Avrupa’da biraz daha farklı gibi şeyler söyleyebilir misiniz?

(Düşünüyor.) Aslında, ABD’de batı yakasında, daha rahat olma eğiliminde dinleyicilerimiz var. Bunun Kaliforniya’da çok fazla ot yetiştirilmesiyle alakası olup olmadığını bilmiyorum. (Gülüyor.) Lindy Hopçular kesin bunu yapıyor demek istemiyorum… her neyse… evet, aslında Portland’da, Seattle’da kültürün daha farklı olduğunu hissettim. Evet, değişik yerlerde kültüre göre çeşitlilikler oluyor. Bu yaz Kore’deki Jeju Adası’na gittik. Oradaki insanlar çok enerjikti, sanki bir rock konserinde gibiydik. İnsanlar çığlık atıyordu ve kumsal partisindeydik. Yani evet, gittiğiniz yere göre değişim oluyor.

gordon_banner

Sanırım halihazırda müzikal olarak sizi etkileyenlerden bahsediyorsunuz, ama sayabileceğiniz başkaları var mı?

Oscar Peterson’ın üzerimde büyük bir etkisi vardı ve tabi piyanist olarak Fats Waller’ın. Muhtemelen bunlar en büyük ikisidir. Ancak ben otuz yıldır caz çalışıyorum ve dinliyorum. Babamda kayıtlar bulunurdu ve yıllar içerisinde bunların hepsini çalışmak bir yerlerde birikiyor. Bana en çok etki eden değişimin… 2007 senesinde çalarken olduğunu söyleyebilirim… çünkü…

Çünkü o İzlanda’ya geldiğiniz yıl?

Senin düzenlediğin Arctic Lindy Exchange’e 2009 senesinde geldik… oldukça güzel bir festival bu arada (Gülüyor).

Ancak bildiğiniz gibi, o grubun repertuvarı, 1920’ler ve 30’lardan parçalardı. Bu parçalarla daha önce bağlantım yoktu. Erken dönem parçalar…

Aynı dönemlerde Mona’s Hot ile çalmaya başladım. New York’ta halen devam eden bir Salı gecesi Jam session’ımız var. East Village’da yapılıyor. Her Salı gece 11’den sabah 4’e kadar devam ediyor. Bu, dünyanın çeşitli yerlerinden gelen müzisyenler için bir Mekke gibi. Şehre yeni gelmiş ya da eski müziği yeni keşfetmekte olan kişiler buraya geliyor.

Biz de bu şarkı kitabından müzik çalmaya başladık, ki bu da eski müzikti.

Bu parçalar, “I’ve Found A New Babay” ya da “Some of These Days” gibi, New Orleans’ta Spotted Cat’e (bir caz kulübü) gittiğinizde duyabileceğiniz türden şeylerdi.

Bunların üzerimde etkisi oldu, fakat ben aynı zamanda, swing dansçıları için çalarken, bu müziği alıp biraz daga modern, biraz daha Benny Goodman ya da Count Basie veya Duke Ellington, hatta Oscar Peterson gibi çalıyorum.

Bazı parçalar kendilerini daha çok modern ve swing’li bir duyguya bırakıyor. Bazılarının ise gerçekten eski, daha çok davulun sert sesine sahip ve stakkato olması gerekiyor.

google+

linkedin

Leave a Reply

Widget Area

This section is widgetized. To add widgets here, go to the Widgets panel in your WordPress admin, and add the widgets you would like to Right Sidebar.

*This message will be overwritten after widgets have been added