Swingjugend: Gerçek Swing Çocukları

Bu makale Swungover blogunun yazarı Bobby White tarafından yazılmıştır. Türkçe’ye çevirisi blogumuzun yazarı olan Elif Dilek Salık tarafından yapılmıştır.

Hayır, Nazi rejimi swing aşkımı yıkamadı.” — Günter Discher, nazi Dönemi Alman Swing Dansçısı

Yakın zamanda Hamburg’un yağmurlu caddelerinde dolaşırken ev sahibim geniş, dikdörtgen, pek de illegal bir mesken gibi durmayan taş bir binayı işaret etti. Küçücük camları ve onları çevreleyen kalın duvarları vardı. “Eski bir hava saldırı sığınağı.” dedi. “Swing gençleri nöbetlere gönüllü olurlar, bu sayede çatıda oturup radyodan illegal olarak swing dinlerlerdi.”

Bir Gençlik Karşı-Kültürü

90’ların sonu 2000’lerin başlarında birçok lindy hopçu bir şekilde “Swing Kids” filminden etkilenmiştir (Ben kesinlikle etkilenmiştim.) Başrol oyuncuları iyi dans etmiyor, orası kesin (İşten kaytarmışlar. Ne kadar zamanları vardı hazırlanmak için, iki koca ay?). Ve kahramanca bir seçim yapıp faşizme karşı tepkisini kasıtlı olarak Nazilere yakalanarak gösteriyorlar. Ama içinde swing’in kötülüğe karşı bir sembol olarak kullanıldığı bir hikayenin, bugün swing müziğe ve swing dansına aşık bizlerin bam tellerini titrettiğini inkar edemezsiniz.

swing-kids
Peki ya Almanya’nın gerçek swing gençliği aslında nasıldı?

Her şeyden önce, büyük merakı gidermek adına, hayır, lindy hop yapmıyorlardı. Görünüşe göre foxtrot yapıyorlar ama onu da asileştirmeye çalışıyor, Amerikan swing dansçılarının fotoğraflarında gördükleri hareketleri taklit ediyorlardı. Günümüz swing genci, orijinal swing gençleri tarihçisi, Swingtime in Deutschland’ın yazarı – Stephan Wuthe’ye göre, bu dans stilinden “swing” ya da “swingtime” olarak bahsediliyordu. Sonraları bir dans hocası “swing” kelimesini kullanmaktan kaçınıp bu stili “Kleiner foxtrot” (“küçük foxtrot”) olarak adlandırdı.

Berlin, Frankfurt ve Nazi Almanyası’na dahil ülkelerin daha başka bir sürü kentinde swing grupları olmasına rağmen Hamburg swing gençliği üzerine yapılan tarihi baskınların merkeziydi. Başlarda otoriteler ve vatandaşların bir çeşit hakaret olarak bu gençleri adlandırdıkları Swing-Heinis ve Swingjugend zamanla gençler tarafından gururla benimsendi. Gençler birbirine sıklıkla “swing boy”, “swing doll” ve “swing baby” gibi Amerikan ve İngiliz argo terimleriyle hitap ediyorlardı. (“Swing baby” kızlar içindi, “Hadi arabaya atlayıp gidelim ve biraz parmak ısırtan swing bebekleri tavlayalım”da olduğu gibi. Kulağa çok sevimli bir şekilde garip geliyor, ama böyle. Belki de Almancası daha klastır.)

Swing gençliği çoğunlukla orta ve özellikle Hamburg’da üst sınıf ailelerin 14-19 yaş aralığındaki çocuklarından oluşuyordu. Bu üst sınıf ailelerde, gençlerin salon dansı dersleri almış olmaları, biraz olsun İngilizce bilmeleri ve belki de İngiltere’ye ya da Amerika’ya seyahate gitme şansı bulmuş olmaları yaygındı. Özellikle Hamburg gençleri genelde liberal görüşlü entellektüellerin çocuklarıydılar. Bu gençlerin çoğu birbirleriyle hayatlarının daha erken dönemlerinde, jazz müziğin de çokça çalındığı spor kulüplerinde tanışıyor ve arkadaş oluyorlardı. “Kaki” Georgiadis önde gelenlerinden biriydi. İngiliz pasaportu taşıyordu ve 18’inde babasının tütünden gelen muazzam mirasına kondu. Yani Hamburg’un en zengin insanlarından biri, swing gençlerinden 18 yaşında bir çocuktu. Arkadaşları için nasıl partiler verdiği ancak hayal edilebilir. Başka bir ilginç ikili de Mandlung kardeşler, seçkin bir yarı-yahudi avukatın bazen küçük erkek kardeşlerini de aralarına alıp (onu ince notalara çıkarken hayal etmemek işten değil) Andrew Sisters’ı taklit eden kızları. Şehrin her yanındaki partilerin müdavimiydiler.

Lindy hop yapmıyor olmalarına rağmen, erkekler neredeyse her daim şemsiyelerini yanlarında taşıdılar, saçlarının önlerini uzun bırakırlar (1930ların Hollywood stili) ve “Swing Heil”[1] gibi şeyler söylerlerdi. (Benim cinaslı argo favori lafım “Heil Hitler”den türetilen “Heil Hotler”dır, burada “hot” “hot jazz”ı temsil eder.) Wuthe’ye göre, Swing Heil aynı zamanda bir dans adımıydı. Dansçının bir ayağı üzerinde kayarken bir parmağını havada salladığı “truckin”in Almanca karşılığı. Yasaklanmış olmamasına hatta birkaç filmde gözükmüş de olmasına rağmen bazı otoritelerce “the evil nightclub finger” adlandırıldı. Kuzeyde yaşayanları hariç tutarsak şemsiyeler daha çok moda amaçlıydı; Hamburg’da yıllık yağışlı gün sayısı Londra’dan daha fazla.

Dans etmek swing gençliğinin sosyal hayatının çok önemli bir parçasıydı. Şaşırtıcı olan şeyse, Wurthe’ye göre Nazi Almanya’sında özel olarak swing dans gerçekte hiç yasaklanmadı. Genel olarak dansın ara sıra yasaklandığı oldu, savaş devam ederken dans kulüpleri hastanelere ya da Yahudilerin kamplara sürülmeden önce tutuldukları yerlere çevrildi; ama swing dans bundan hiç ayrı tutulmadı.[2] (Bu ve başka yanlış yorumlamalardan daha sonra bahsedilecektir.)

Alman swing gençliğinin yalayıp yuttuğu swing müzik ve filmlerinin yuvası Amerika olsa da, gençler İngiliz kültüründen de gerçek anlamda etkilendiler, özellikle de revaçta olan İngiliz soyluluğundan. Söylenildiğine göre, Londra’dan esinlenilmiş şemsiyeleri her daim ellerinin altında bulundurmanın yanı sıra, İngiliz hayranı gençler ekose ceketlere, parlak atkılara ve pipoya bayılıyor, İngiliz gazeteleri taşıyor, BBC dinliyorlardı (Söylenildiğine göre diyorum çünkü birçok güvenilir kaynak ekose ceketlerden bahsetse de şimdiye kadar baktığım bütün orijinal swing gençliği fotoğraflarında açık bir şekilde sadece bir tane gördüm. Ben çoğunlukla çift düğmeli, koyu renk takım elbiselerle karşılaştım. Yine de doğruyu söylemek gerekirse, birçok erkeğin kıyafeti mantolarla, uzun saçları da fötr şapkalarla kapanmıştı. Desenli atkı giyinmiş hallerinin sayısız betimlemesi olmasına rağmen, yine, fotoğraflarda parlak renkli atkılar düz renkliler kadar yaygın değil.)

Swing kızlarınınsa örgü gibi geleneksel Alman stillerinden ziyade kıvırcık Hollywood stili saçları vardı. Nazilerin istediği “doğal” görünüme karşın, swing kızları çok fazla makyaj yapardı. Tarih boyunca gelmiş tüm baskıcı hükümetlerin isteklerine karşı davranarak “kısa” etekler giydiler. Fotoğraflar “kısa”nın anlamının birazcık diz üstü olduğunu gösteriyor. Bir makalede kürk ceketlerin altına balıkçı yaka kazaklar giymeyi sevdiklerinden bahsedilse de ben fotoğraflarda göremedim.

Gençler, özellikle ilk dönemlerde, kültürlerini yaymaktan hoşlanıyorlardı. Köprü altlarında taşınabilir gramofonlarla swing kayıtları çalıyorlar, bu sayede ses etrafa daha kuvvetli yayılıyordu. Swing şarkılarını ıslıkla çalıyor ve bazen bir ayakları kaldırımda bir ayakları yolda, “lotter step” dedikleri aksak adımlarla, yürüyorlardı. (Eddie Carroll’un Harlem’ini ıslıkla çalmak Frankfurt swing çocuklarının birbirini selamlama yoluydu. Berlinliler “Goody, Goody”den “Jeepers Creepers”a geçmişti. Liepzig’in ise “Flat Foot Floogie”si vardı.) Tabii ki ergen oldukları için de bir sürü şarkıya yeni ve müstehcen sözler uydurdular.

Bazı swing gençleri sekse karşı tesadüfi bir tutumları olmasıyla biliniyor, ve birçokları bunun swing partilerinin bir parçası olduğunu farz ediyordu. O zamanlarda Hitler gençliği swing gençliğini ve onların nevi şahsına münhasır dansını ahlaki çöküntünün ve rastgele cinsel ilişkilerin son noktası olarak tanımlıyorlardı. Hitler gençliğinin swing gençliğine karşı biraz önyargılı olduğu, bir de neyin “ahlaki çöküntü” olduğuna bağnaz bir bakış açısıyla yaklaştıkları düşünülürse, buradan swing gençliğinin az çok ailesinden uzak ve karşıt cinslerle dolu bir ortamda bulunan ortalama bir ergen gibi davrandığı çıkarımını yapabiliriz. **

Resmi raporlar da bu görüşü desteklemekte: Gestapo gizlice bir dans kulübüne katılır ve notlarında bahse değer bulduğu şeyler ağızlarının iki yanında sigaralarıyla genç erkeklerin birlikte dans etmeleri, bazen birkaç kişinin kolkola girip çember oluşturduğu ve zıplamaya başladığı ve çoğunlukla müzisyenlerin bile yerlerinde duramayarak heyecanla ayağa kalkmak zorunda kaldıklarıdır. Benim gerçekten kısıtlı tecrübelerime bakarsak, bunlar kulağa pek de seks partisiymiş gibi gelmiyor. Ama ilginçtir, bazı swing gençleri gururla kendilerini “lottern”, Wikipedia’nın tembellik ve sarsaklık olarak çevirdiği bir kelime, olarak tanımlıyordu. (Ama yine de, hangi 16 yaşında genç bu tanıma öyle ya da böyle uymaz ki?) Kelimenin aynı zamanda bir vurdumduymazlık ve plansız yaşama anlamı taşıdığını da açıklığa Alman Swungover okuyucuları kavuşturdu. [4]

Protesto & Başkaldırı

Modadan, argodan ve nisbi hafifmeşreplikten swing gençliğinin gerçekten bir grup genç olduğunu hatırlatmak için bahsettim. Bir sürü genç gibi onlar da hayatlarını çoğunlukla gençlik yaparak yaşadılar. Yaptıklarının açıkça politik olduğunu düşünme isteği mevcut diye düşünüyorum. Ve elbette, tarihte, sembolik olarak ve bazen de övülerek politik bir grup olarak tanındılar. [5] Ama ben kısaca Robert Elbert’in Swing Kids filmi incelemesinden bahsetmek isterim. Elbert orada sayısız masum insan zulme uğrarken gençliğin dans etmek isteyerek etrafta avare dolanmasında kahramanca bir şey olmadığını anlatır. Ve sadece film hakkında değil, gerçek swing gençliğinin çoğunluğu hakkında da doğru bir noktaya parmak basar aslında. [6]

Gerçek swing gençleri politik olsa  bile, bu çoğu zaman ya bilinçsiz bir seçimdi ya da onlara atfedilmiş bir şeydi, onların kendilerine yakıştırdıkları değil. Tabii ki Amerikan swing müziğine olan aşklarının içten içe bireyselliği, özgürlüğü ve hoşgörüyü takdir etmeleriyle bağlantılı olduğunu savunabilirsiniz. Ya da Hitler gençliğine olan başkaldırılarının altında saklanan bütün Nazi felsefesine karşı bir başkaldırıdır. Ama bu aralarında tartıştıkları ya da üzerine eylemler planladıkları bir şey değildi; hakkında bir şeyler okuduğum her orijinal swing çocuğu röportajlarında açıkça politik olarak güdülenmediklerini belirtiyordu. Aykırı eylemlerle bilinirdiler, evet; ama bu suçlar daha çok ufak tefek hırsızlıklar ve karaborsacılık gibiydi. Bir protesto yöntemleri vardıysa da bu şiddet içermeyen bir şeydi: hükümetin vatandaşların nasıl giyineceği ve nasıl davranacağı üzerindeki isteklerini basitçe reddetme. Ya da daha özel olarak, ortaya çıkmalarında hor görmeleri öğütlenmiş siyahi ve Yahudi Amerikalıların payı olan şeylerden hoşlanma.

Swing Kids gibi filmlere, savaşın ardından, Nazilerin yaptığı her şeyin kötü olduğu mentalitesi ile bakıp gençlerin etrafta nasıl da Nazi Almanyası’nın kurallarını çiğneyerek ulu orta dolaştıklarını merak etmek kolay. Görünen o ki gerçekte bizim inandırıldığımız kadar da çok kural çiğnemiyorlardı. Wuthe’ye göre Naziler bir yandan kökeni açısından jazz müziği takdir etmezken, gençliğin İngiliz müziği dinleyip İngiliz stilini kopya etmelerine daha çok bozuluyorlardı. Amerika 1941 Pearl Harbor vakıasına kadar tarafsız kalırken, İngiltere ve Almanya arasında savaşın 1939’da başladığını unutmayalım. O zamana kadar, Alman gruplar jazz da dahil Amerikan tipi müzik çalmakta özgürdüler. Wuthe, jazz ve swingin kanunen hiç yasaklanmadığını yazmıştır.

Swing-tanzen-Schild1

(Bunun inanması zor bir şey olması, anlaşılabilir. Özellikle meşhur swing karşıtı propagandalar yüzünden, “Swing Tanzen Verboten” tabelası ve “Entartete Musik” afişi gibi. Hikayenin ilginçleştiği yer de burası: “Swing Tanzen Verboten” tabelası 1970’lerden bir albüm kapağı için uydurmaca bir tasarım. Bu tasarım zamanın Alman afişlerini kopya etmede o kadar iyiydi ki insanlar bunun Nazi Almanyası’ndan meşru bir afiş olduğunu düşündüler ve hala da düşünüyorlar. Bunun tarihi bir gerçek olduğu o kadar kabullenilmiş ki, döneme ışık tutan filmlerde de kullanılmıştır. Ama böyle bir tabela Nazi Almanyası’nda hiç var olmadı. Tabelanın tarihine ilişkin daha fazlası için, buraya bakabilirsiniz.

start-world-war-2-18
“Entartete Musik” içinse, 1937’de “denejenere müzik” üzerine çok da ilgi çekici olmayan gezici bir sergi için olması, evet, Faşistlerin Jazz ve onun Afrikan-Amerikan köklerinden ve Yahudi müzisyenlerden hoşlanmadıklarını kanıtlıyor. Ama Swing Kids filminin öne sürdüğü gibi müziği yasaklayan bir afiş değildir.)

Swing çocukları isyan ettiğinde, bu çoğunlukla aşırı kendinden eminlik ve sevimsiz davranmak ruhuyla, ancak tuzu kuru ailelerin çocuklarının üstesinden gelmeyi deneyeceği bir yolla oluyordu. Ve bir kez daha, bu konuda bilinenler Hamburg’un gençleriydi. Etrafta yaşam tarzlarının havalarını atmaları bir yana, bazıları Gestapo varken bile, aktüaliteyi bozan iğneleyici yorumlar yapıyor, yuhalıyor ya da ses çıkarıyorlardı. “O aptal piç kurularına bizim farklı olduğumuzu söyleyecektik, hepsi bu.” demişti Hamburg’un swing çocuklarından biri, Tommie Scheel. Bu sözlerden de anlaşıldığı gibi, Scheel’in kendisinin de farkına varacağı üzere, swing çocukları, sadece, sonuçlarını maalesef çok da idrak edemedikleri bir oyun oynuyorlardı.

Bu tutum kendi bazı arkadaşlarının bile yüz çevirmesine neden olmuştu. Rolf Jacop adındaki bir Berlinli, Yahudi swing genci, Wuthe’ye Hamburg’dan gençlerin Berlin’e onu ziyaret etmeye gelişine dair bir hikaye anlatmış. Hamburglular bütün yolculuğu müzik ve dansla değil de uygunsuz davranmak ve otoriteleri kışkırtmaya çalışmakla geçirmişler. Tabii ki anlaşılır bir şekilde gergin olan Jacob ve şehrin geri kalan kısmen Yahudi swing gençleri, Hamburg çocuklarını hoş karşılamamış. (Jacob, kendinin iddia ettiğine göre, sadece bir swing çocuğu olmaktan hiç saldırıya uğruyor hissetmemişti. Nazi Almanya’sının diğer Yahudi jazz severleri kendi jazz bağlantılarının ve arkadaşlarının birçok saklanma ve işkenceden kaçma olayına yardım ettiğini hissetti.)

Swing gençliğinin etraflarındaki tehlikeleri tamamen idrak edememiş olmaları gerçeğine rağmen, askerler, demir haçlar ve gamalı haç filamalarıyla dolu yükselen bir dünyada, bu karşı kültür hayat tarzını övünerek göstermenin yine de büyük cesaret istediğine inanıyorum, birçoğu imtiyazlı ve naif çocuklar olsa da.

1930’lar giderek karardıkça – 1935’teki Yahudi aleyhtarı ilk yasaların 1938 Kasımında Yahudilere karşı doğrudan şiddete yol açması gibi – aralarında en azından birkaç tanesinin bir gençlik isyan hevesinden çok daha fazlasının içinde olduklarını anlamadıklarını hayal etmesi güç. Sözgelimi, onlar kendilerini politik bir tehlike olarak görmüyorlardıysa bile, Nazilerin başka türlü düşündüğü aşikar.

Bilhassa bir Nazi…
Adı Karl Hintze, Gestapo’nun tepelerine fanatik muhafazakarlıkla askeri adım ilerlemeye çalışan bir Sturmbannführer Kriminalrat. Ve evet, öylece Hamburg’a atanmış bulundu. Ve 1941’de, onun komutası altında, Gestapo bir baskınla 300’den fazla swing gencini tutukladı. Birçoğu evlerine geri gönderildi. Bazılarının ceza olarak sadece uzun saçları kesildi. Fakat lider olmasından kuşkulanılanlar ya siyasi suçlu olarak toplama kamlarına gönderildi ya da “kadınsı ödleklik”lerini temsil etmeleri (ve genellikle düşmeleri) için ön cephelere. Bu Almanya’nın swing gençlerine bir mesajdı. Tommie Scheel, daha önce de bahsi geçen swing genci, bu baskından önce tutuklanmıştı – sürekli dövüldü, günde saatlerce aynı pozisyonda durmaya zorlandı, kıpırdarsa kafası defalarca duvarlara çarptırıldı.
(Konuyu bütünüyle ele almak adına, Hamburg’un Nazi Almanyası’nda swing çocukları üzerine baskınlar yapılan tek yer olduğunu hatırlamak önemli. Wuthe’nin de dikkat çektiği gibi, başka hiçbir swing mahallinde, kimse sadece bir swing genci olduğu için ya da swing müzik dinlediği için zulme uğramadı ya da cezalandırılmadı. Başka yerlerde bir swing gencinin tutuklanması için aynı zamanda Yahudi, eşcinsel, çingene, özürlü ve ya komünist olması gerekiyordu; Nazilere göre bütün bunlar swing müzikten ve kültüründen hoşlanmaktan çok daha büyük suçlardı.

Savaş ilerledikçe, Naziler jazz için çok da endişelenmemek gerektiğini anladılar – dans etmeyi ve popüler müziği yasaklamak askeri birliklerin maneviyatına bir tekme atmak olurdu. Hamburg gerici gençlik ve gerici hükümetin talihsiz, ama belki de kaçınılmaz, kombinasyonunun baskınlara sebebiyet verdiği yer oldu. )

İyileştirici Rolü

İroninin güzelliğine bakın ki Hamburg’daki bu baskınlardan sonra bazı swing gençleri alenen politik olmaya ve Nazi karşıtı propaganda yaymak gibi şeyler yapmaya başladılar. Tahmin ederim korkunç çalışma ve toplama kamplarına gönderilenler hızlıca tutkulu birer anti-Nazi’ye dönüşmüşlerdir. Inga Madlung, daha önce bahsedilen şarkı söyleyen kızlardan biri, kamp doktorları tarafından eziyet görmüş, ona olası fazla libidosu için sapkın bir tedaviyle güherçile yedirmişler ve bir seferinde de on dört gün boyunca direkt güneşe baktırılıp, görme yetisini kaybetmiştir.

Kampların ve cephe hattının zorlukları ortasında, birçok swing genci birlikteydi ve birbirlerine destek oldular, enstrümanlarla improvizasyonlar yapıp jazz bile çaldılar. Kadınlar kampında, swing kızları genelde pencerelerini örterlerdi ki geceleri şarkılar söyleyebilsinler. Birçoğu kamplara dayanabilmenin çok önemli bir parçasının bu olduğunu düşünüyordu. Hayır, bu swing gençleri gerçekte birer siyasi tutuklu değildi, ama o korkunç şartlar altında onlar için swing besbelli sadece bir gençlik isyanında çok çok daha fazlasıydı. Bunun bir örneğinin de Hamburg swing gençlik ortamının en büyük albüm koleksiyoncularından biri olan Günter Discher olduğunu düşünüyorum.

nat

Karaborsa albüm satışlarının yanısıra, Discher yasadışı swing kayıtlarını Danimarka’da görev yapan swing sever asker bir arkadaşının postalarıyla edinebiliyordu. Favori sanatçıları arasında Count Basie, Louis Armstrong, ve Armstrong’dan ilham almış İngiliz Nat Gonella – söylediğine göre büyük ihtimalle bütün swing çocuklarının da favorisi – vardı.

1943’ün Ocak ayında, 17 yaşındayken – düşman swing müzik kayıtlarının karaborsa ticaretini yapmaktan ve sokağa çıkma yasağında dışarıda olduğu için – tutuklandı ve bir gençlik toplama kampına gönderildi. Ama yine de hayatta kaldı Discher. Savaştan sonra evine döndüğünde, evini bombalanmış halde buldu – 400 albümlük swing albümünden geriye kalan tek şey Teddy Stauffer’in bir kaydıydı. Ancak koleksiyonunu yeniden oluşturdu ve 2012’de öldüğünde rivayete göre 25000 uzun-çaları ve 10000’den fazla CD’si vardı. Almanya’nın yaşayan en eski swing DJ’i (ve podcasterı) idi; yaşlılık zamanlarını dersler vererek ve nadir bulunan swing kayıtlarını bir araya toplayarak geçirdi. 2000 yılında, sanata olan katkılarından ötürü Hamburg şehrinden bir madalya aldı. “Swing müzik özgürlüktü” dedi, “sınırları olmayan bir özgürlük.”

Orijinal swing gençlik ruhu Nazi rejiminden daha uzun süre dayandı. Sadece birçok swing gencinin savaş sonrasında da swingin tadını çıkarmaları da değil, geçtiğimiz on yıllar Hamburg, Berlin, Münih, Viyana ve eskiden Nazi Almanyası’nda olan daha birçok kente yeni Lindy Hop ve Balboa manzaraları getirdi. Son yıllarda, birçok orijinal swing genci swing ruhunun yaşadığından emin yeni swing çocuklarıyla tanışma fırsatı buldu.

Dipnotlar

[1]  —  “Nazi literatüründe yaşasın zafer anlamına gelen kelime grubu Sieg Heil’den türetilmiştir.”

[2] — Film açıkça birkaç insiyatif alıp birkaç da hata yapıyor. Mesela, “swing kids” –swing çocukları- terimi filmden önce kullanılmıyordu. İngilizce konuşan bir izleyici kitlesi için “Swing-Heins” ya da “Swings”den – onları tanımlayan gerçek kelimelerden – daha cazip. Ayrıca, Hamburg güzel bir şehir olsa da filmin çekimleri Prag’da yapıldı.

[3] — Ya da aynı cinsiyetten. Gizlensin gizlenmesin, gençlerin arasında her yerde, eşcinsellik mevcut. Böyle gençler için o zamanlar daha da zordu, çünkü Naziler eşcinselliği aşağılardı ve kimilerince swing çocukları arasında yaygın olan bir özellik olduğuna inanılıyordu.

[4] — Yorumlarda, Alman bir okuyucunun “lottern”in tanımıyla ilgili daha fazla açıklaması: “Lottern” kelimesi sadece tembel anlamında değil, onunla birlikte başka şeyler de ifade eder. Almanca’da “Lotterleben” diye bir kelimemiz var (direkt tercümesi tembel-hayat), tembel ama aynı zamanda motivasyonu düşük, vurdumduymaz, yaşamak için gerçek bir planı olmayan bir insanı tarif eder. Belki bu ne anlama geldiğini biraz daha açıklıyordur.

[5] — 1993’te bu istek, bu gençlik kültürüne kısaca giriş yapıp genç bir erkeğin faşizmin ne olduğunu kavraması ve hangi tarafta olacağına karar verdiği hikayesini konu alan bir filmde gösterilmiştir. Swing sevgisi bu kararında çok küçük bir rol oynar – daha ziyade faşist olmayan fikirlere açık bir karakteri olduğunu kanıtlamaya hizmet eder.

[6] — Film birçok yönden gerçekçiydi, özellikle swing gençliğinin genel olarak apolitikliği konusunda. Bu bir artı, fakat şahsen ben birkaç insiyatif alınıp, örneğin, en aydın karakter olan Peter’ın kaçmasına ve direnişe vs. katılmasına izin verilmesini isterdim. O zaman film swing müzik aşkının baskılara karşı savaşan kahraman bir karakterin doğuşuna yardım etmesiyle alakalı olurdu. Ya da, bilirsiniz, bunun gibi bir şey.

Kaynak: http://swungover.wordpress.com/2013/07/26/swingjugend-the-real-swing-kids/

google+

linkedin

Leave a Reply

Widget Area

This section is widgetized. To add widgets here, go to the Widgets panel in your WordPress admin, and add the widgets you would like to Right Sidebar.

*This message will be overwritten after widgets have been added