Swing 20. yüzyılın en popüler caz hareketlerinden biri olmasının yanı sıra, olağanüstü bir moda tarihine sahip bir dans türü. Bu dansın en önemli özelliği, müziğin ritmiyle, ahengi ve rahatlığı buluşturabilmiş olması. Belki de bu sebeple, Swing’in ilk çıktığı dönemlerde dansçılar, kıyafetlerini seçerken rahat, ucuz ve hareket kabiliyetlerini kısıtlamayacak olmasına göre seçim yapıyorlardı. Bu yazıda swing’in taşıdığı özelikleri kendi içerisine entegre etmeyi başaran Flapper Kadını’ndan bahsedeceğim.
1920’lere damgasını vuran Flapper dönemi özellikle kadınlar için hem moda hem yaşam tarzı açısından bir başkaldırıydı. Flapper kelimesi ilk olarak İngiltere’de ortaya çıktı. Anlamı ‘aykırı davranışlarda bulunan genç kadın’ demekti. Bu tarzın öncülerinden diyebileceğimiz Great Gatsby’nin yazarı Scott Fitzgerald’ın eşi Zelda ve onun gibi kadınlardı. Scott Fitzgerald, Flapper kelimesini ‘‘Hoş, pahalı ve yaklaşık 19’unda’’ –lovely, expensive and about nineteen – şeklinde tanımlıyordu.
Flapper döneminin tarihsel gelişimine baktığımızda, cazın gelişimiyle paralellik gösterdiğini görüyoruz. 1918-1929 tarihleri arası cazın bir akım haline dönüştüğü dönemdir. I.Dünya Savaşı öncesi, gevşekçe toplanmış uzun saçlarıyla, uzun dar elbiseleriyle ve korseleriyle feminen fakat sosyal yaşamda yeri oldukça az Gibson kadınlarının devriydi. Gibson kadınları narin ve kırılgandı, flört etmezlerdi, ev kadını olmak dışında faaliyetleri yoktu.
O dönemin erkeklerinin savaşa gitmesi, kadınların aldığı sorumlulukları da değiştirdi. İşte tam bu dönemde Flapper kadını doğdu. Flapper kadınları, Gibson kadınlarının oluşturduğu sosyal statüyü tamamen yıktılar. İlk olarak sahip oldukları Viktoryen imajı yıkmak adına, uzun saçlarından kurtulup kısa saç modellerini seçtiler (Bob, Shingle ve Eton). Korsenin verdiği rahatsızlık yerine rahatlığı, uzun etekler yerine kısa elbiseleri tercih ettiler. Kısa topuklu ayakkabılar, inci kolyeler, pastel renkler ve aşırı makyaj flapper kadınının en önemli özellikleriydi. Coco Chanel’in tasarladığı, ‘Garçonne’ denilen erkeksi görünüme sahip kıyafetlerin popülerleşmesi de flapper kadınının yardımıyla oldu.
Dönemi incelemeye devam ettiğimizde, aşırı derecede sigara ve alkol tüketimi de göze çarpıyor. Flapper demek, umursamaz, risk alan, hızlı yaşam tarzına sahip, farklı ve aykırı demekti. Bu nedenle de sigara içmek onlar için oldukça normaldi. Hatta, Amerika’da alkol yasağı olmasına rağmen, aşırı alkol tüketiyor olmak da onlar için normaldi.
1920’ler caz çağıydı ve Flapperlar için en popüler şey dans etmekti. Rahat, hızlı yaşam tarzlarına uygun olarak Charleston, Black Bottom ve Shimmy yapıyorlardı. Tren ve bisikletten sonra çağın yeni ulaşım aracı olan otomobiller, flapper kadının yeni oyuncaklarıydı. Hızlı ve riskli yaşam tarzlarına uygun olan bu araçlarla çok çabuk bütünleştiler.
Sonuç olarak, flapper kadınına rahat yaşam tarzıyla modern kadının ilk örneği demek yanlış olmaz. Günümüzde Flapper akımının etkilerini ünlü modacıların koleksiyonlarında ya da Hollywood yıldızlarının saç modellerinde hala görmek mümkün.