Clayton, Tahta Bacak, Bates

Swingdans.com bir yaşam rehberi değil ve bu yazı da kimseye içindeki potansiyeli keşfettirme amacıyla yazılmadı. Bu yazı henüz 12 yaşındayken tek bacağını kaybetmiş bir adamın tap dansın efsanelerinden biri oluşunun hikayesidir. Evet, bu yazının kimseyi motive etmek gibi büyük bir derdi yok; ancak Clayton Bates 91 yaşında vefat edene kadar teki tahta olan bacaklarıyla dans etmekten vazgeçmediyse, doğduğu kasabaya kendi adı verildiyse ve bugün tap denildiğinde tüm dünyada bir markaysa, bu hikayeden herkesin hayatına anlam katmak adına öğreneceği bir şeyler var demektir. Çünkü onun da söylediği gibi “Hayat, bütün varlığınla yapabileceğinin en iyisini yapmak” demek, “bütün sahip olduklarınla, aklınla ve kalbinle.” [1]

Clayton Bates, 1907’de Güney Carolina’da, siyahi bir ailede dünyaya geldi. Annesi ve babası pamuk tarlalarında ırgatlık yapıyor, yaşamak için ölümüne çalışıyorlardı. Üç yaşındayken babası evi terk eden Bates daha 5 yaşında dans etmeye başladığında ne ayakkabısı ne de müziği vardı; dans dünyasına ilk adımlarını elleriyle ve çıplak ayaklarıyla ritim tutarak attı.
On yaşlarında bir gün evden kaçıp kasabaya gitti, sokaklarda yaptığının tap olduğunu bilmeden dans edip para topluyordu. Peşine düşen annesi etrafında toplanan beyazların oğlunun üzerine bozukluklar attığını görünce adeta oğlum şebek değil diyerek Clayton’ı alıp eve geri götürdü. Annesine destek olmak isteyen Clayton’sa 12 gibi küçük bir yaşta pamuk fabrikasında çalışmaya başladı böylece; ve daha işe başlayalı birkaç gün olmuşken bir elektrik kesintisi esnasında sol bacağını çırçır makinasına kaptırdı.

peg1
Bacağının kesilmesi gerekiyordu ve o dönemde siyahi bir çocuğu ameliyat edecek bir hastane bulmak mümkün olmadığından eve gelen doktor mutfak masasının üzerinde yaptı bu işlemi. Hiç kimse bir daha yürüyebileceğini düşünmemişti. Ancak Bates gençliğinin baharındaydı; kafası bir şekilde boşaltması gereken müzik ve dansla doluydu. Kısa zamanda ayaklandı ve koltuk değnekleriyle yürümeye başladı. Dans ve müzikse otururken değneklerini yere vurarak ritim tutmasından ibaret olmuştu. Bu halini gören amcası Bates’e tahta bir bacak “peg leg” yaptı. Bu basit değneğin ucunun yarısı kaymasın diye lastikten yarısıysa ses çıkarsın diye deridendi. Böylece daha sonradan Peg Leg Bates diye anılacak olan Clayton inanılmaz vuruşlarla kendi stilini yaratmaya başladı.
Onun o halde dans edişini gören ailesi belki de her şeyin bir nedeni vardı diye düşünmeye bile başlamıştı. Siyahi dans toplulukları ve varyete tiyatrolarıyla Amerika’yı dolaşan Bates, o kadar ünlü oldu ki dansçılarını ve seyircilerini ancak beyazların oluşturabildiği büyük kulüplerden teklifler almaya başladı. Kraliçe II. Elizabeth’e dahi gösteri yapmıştı [2]. Sahnede bitirişini 1.5 metre havaya zıplayıp sağ ayağı havada, tam tahta bacağının üzerine düşerek yapıyordu. Böylesi bir motivasyonla diğer bacağını da kırmaya razı olduğunu söylüyordu seyircilere, ne de olsa kuliste daha bir sürü bacağı vardı. Tam olarak her biri bir kıyafetine uyan on üç tane aslında [3].

peg2

Başka tap dansçılarının aksine, sadece bir tarzda ustalaşmadı Bates, farklı stillerde her şeyi tahta bir bacak için yeniden keşfetti. “Ritme ve orjinalliğe düşkünüm. Yapılması neredeyse imkansız gibi görünen şeyleri yapmaya düşkünüm.” demişti Rusty E. Frank’e, “Tap” kitabı için verdiği röportajda. İki bacağı olan dansçıları geride bırakmak için her türü çalışmıştı aslında ve genelde bunu başardığını da düşünüyordu [3]. 1930’larda Broadway’de, Shim Sham Shimmy, Suzy Q, Truckin’ gibi çok bilinen adımları kendine uyarlamıştı mesela [1].

Cotton Club’da sahneye çıktığında izleyiciler onun siyahi kılığına giren bir beyaz olduğunu düşünüyordu, işte o kadar mümkün değildi orada olması. Gösteriler bittiğinde, diğer dansçılarla yemek yemesine bile izin yoktu, şehrin siyahi tarafına geçmek zorunda kalıyordu. Bütün bu ayrımcılığa, kimliğini gizleme utancına sadece dans edebilmek adına katlanıyordu Bates [2].

peg3

Televizyonda da yüzünü gösteriyordu bir yandan. 1950’lerde The Ed Sullivan Show’a tam 21 kez katıldı [3], programın en popüler misafirlerindendi. Hayatı hakkında iki de belgesel çekildi: The Dancing Man (1992) ve The Legacy of Peg Leg Bates.

Bir gün yeterince ünü ve parası olduğunda artık dünyaya gitmek yerine dünyanın kendi ayağına gelmesini istedi ve New York’un meşhur Catskill Dağları’ndan bir arazi satın alıp “The Peg Leg Bates Country Club”ı açtı. Clayton ve eşi Alice Bates, Amerika’nın ilk siyahi otel sahipleri olmuşlardı. Bu kulüp siyahlara da açıktı üstelik. Kulüpte Ella Fitzgerald, Sammy Davis Jr, Sidney Poitier, Mel Torme, Nat King Cole, Duke Ellington, Billie Holiday ve Louis Armstrong gibi ünlü sanatçılar sahne aldı. Alice’in ölümünün ardından 1989’da Clayton işi bırakana dek kırk yıl hizmet veren mekan her zaman da tıklım tıklım doluydu [4].

Daha sonra da dansa ve ders vermeye devam etti Bates, gençlere, yaşlılara, engellilere… Öğrencilerine kendi hayatını anlattı, hayatın getirdikleri ne olursa olsun hayattan kopmama felsefesini yaymaya çalıştı; gençlere ayık kalmalarını ve eğitimlerine devam etmelerini öğütledi. İnsanın gerçekten isterse bu dünyada her şeyi yapabileceğine inandı [1]. Siyah-beyaz, tek bacaklı-iki bacaklı fark etmez, iyi iyidir, dedi [2].

91 yaşında, doğduğu kasabada, bir fon toplama etkinliğinde dans etti ve ertesi gün evinden kilisesine giderken, ayağını kaybettiği ve her şeyin başladığı yerden sadece birkaç kilometre uzakta yere yığılıp hayatını kaybetti.

 

Kaynakça

[1] “Tap Dance Half of Fame”, http://www.atdf.org/awards/pegleg.html

[2] “Knockin’ on Wood”, Lynne Barasch, 2006.

[3] The New York Times Archives,Peg Leg Bates, One-Legged Dancer, Dies at 91”, http://www.nytimes.com/1998/12/08/arts/peg-leg-bates-one-legged-dancer-dies-at-91.html

[4] http://www.imdb.com/name/nm1705003/bio?ref_=nm_ov_bio_sm

google+

linkedin

Leave a Reply

Widget Area

This section is widgetized. To add widgets here, go to the Widgets panel in your WordPress admin, and add the widgets you would like to Right Sidebar.

*This message will be overwritten after widgets have been added